19 Ekim 2012 Cuma

Abraham Lincoln: Vampir Avcısı / Vampire Hunter


  Sonunda. Uzun zamandır görsellik ve fantastik bakımdan kendimi bu kadar doyurmamıştım. Görselliği o kadar iyiydi ki kendimi Abraham Lincoln'ün ek iş olarak vampir avına çıktığına inandırdım. Tamda kendi kendime vampir piyasası bitti, artık yapımcılara o kadar para kazandırmaz dediğim anda çıktı bu film. Para kazandırdı mı kazandırmadı mı diye soracak olursanız. Size kısaca kazandırmış diyebilirim. Her sahnesi ayrı bir efektle süslenmiş filmin bütçesi 69 milyon dolar. Kurgu şahane ve sürükleyici, hiç kendinden bıktırmıyor. İki saatin nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz bile. 
  Filmin yönetmenliğini değişik işlerin adamı Timur Bekmambetov yapıyor. Değişik iş demişken Wanted'dan bahsediyorum.Yapımcısı ise Tim Burton. Filmin oyuncu kadrosunda fazla tanınan isimler yok, en azından benim için bu böyle. Abraham Lincoln'ü canlandıran Benjamin Walker'ı eskiden fazla beyaz perdede görmemiş olsakda bu filmden sonra sık sık beyaz perdede göreceğimize eminim. En azından gözden kaçmayacak kadar Liam Neeson'a benzerliğinden ötürü. Abraham'ın vampir hocası rolündeki Dominic Cooper filmin diğer oyuncuları Abraham'ın eşi Mary Todd (Mary Elizabeth) ve çocukluk arkadaşı Will Johnson (Anthony Mackie) gibi hep önemli filmlerde en arka planda kalan oyunculardı. Bu filmde biraz ön plana çıkmışlar. Umarım daha da ön plana çıkarlar.

  2012 yapımı filmden biraz bahsedecek olursak, filmi yüzeysel bakarsanız her şey güzel hoş. Fakat biraz irdelerseniz filmde mantık hataları ve o kadar güzel görselliklerin arasında anormallikler göze çok net çarpıyor. En basit örneğiyle ben şu ana kadar izlediğim filmlerde gümüşle vampir değil kurtadam öldürdük. Bu filmde ilk defa böyle bir şey karşımıza çıkıyor üstüne üstlük gümüş filmin dönüm noktası haline geliyor. Umarım Timur Bekmambetov'un yaptığını Hollywood alışkanlık haline getirmez. Alın kazığınızı öyle öldürün dedirtiyor izleyenlere.Filmden en zevk aldığım sahneler Abraham'ın annesinin katili olan Barts adındaki vampiri atların üzerindeki kovalama sahnesi ve final sahnesinde trenin üstündeki bir baltayı iki kişinin kullandığı sahne. Keşke tren sahnesini tümden etkileyici sahne olarak alsaydım ama yeşil sahne (green box) uygulandığı net bir şekilde belli. Ayrıca yıllardır düşmanı olan vampirlerin yaratıcısı Adam'ın ölüm sahnesi de "böyle mi olacaktı" dedirtiyor bizlere.
  Konusuna gelecek olursak sizinde yazının geri kalanından tahmin edeceğiniz gibi; Abraham Lincoln'ün biyografisi şeklinde ilerliyor, nasıl başkan olduğundan bahsediyor tabi fantastik olarak anlatıyor desek daha olur. Ve Başkan Lincoln'ün günlüklerinden yola çıkarak nasıl Vampir Avcısı olduğunu ve ülkenin asilere karşı mücadelesinin vampir boyutuna taşıyor.
  Filmi izleyeceklere tavsiyede bulunmak gerekirse görsellik arayanlara önerilir ama mantık aramaya kalkışırsanız biraz canınızı sıkabilir.Ben görsellik arıyordum aradığımı buldum.

                                             "Her kişi özgür kalana kadar, hepimiz köleyiz."
Yazan: Hürrem Erdoğan



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder